25 Mart 2013 Pazartesi

REKLAM, ETİK VE FORD ÖRNEĞİ


REKLAMIN KÖTÜSÜ OLUR MU???
FORD - 
“Endişelerinizi arkada bırakın. Figo’nun ekstra büyük bagajıyla.”
Hindistan’da JWT kreatifleri Ford Figo için basın ilanı kampanyasında İtalya eski başbakanı Silvio Berlusconi’yi, Paris Hilton’ı ve Formula 1 sürücüsü Michael Schumacher’ı tasalarını arkada bırakmış olarak tasvir ediyor.
Michael Schumacher

 Paris Hilton

Silvio Berlusconi


KünyeReklam ajansı:  JWT, Yeni Delhi, HindistanKreatif direktörler: Bobby Pawar, Vijay Simha VellankiArt direktör: Supriya BerryMetin yazarı: Binoy S. Sarkarİllüstratör: Nithin Rao Kumblekar
Ford’a tatsız sürpriz
Geçtiğimiz günlerde Hindistan’da, Ford ve ona hizmet veren WPP reklam grubu bünyesindeki JWT Ajansı arasında bir kriz yaşandı. JWT’deki bir reklam yaratıcısı, Ford’un Figo modelinin geniş bagaj hacmini göstermek için P. Hilton ve Berlusconi gibi ünlüleri kullanarak “Dertlerinizi arkada bırakın” başlıklı bir çalışma yarattı. Kampanya yayınlanmadı. Tasarımcı işten çıkarıldı. Ancak işler internete sızınca, hızla tüm dünyaya yayıldı. Ön koltuktaki Berlusconi’nin, adının skandalara karıştığı kadınları arabanın bagajına bağlamış bir biçimde zafer işareti yaptığı ilan, Ford İtalya’yı, konuyla ilgisi olmadığını ilan etmek zorunda bıraktı. Business Insider dergisi, kampanyayı “Ford’un tarihindeki en kötü çalışma” ilan etti. Tüm bu olanlar, dijital dünyada Ford gibi sağlam bir kurumun bile, ne kadar korumasız kalabileceğini bir kez daha ortaya koydu.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AÇISINDAN BAKARSAK
Artık şirketler, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN 3 + 2 AYAĞINA 1 AYAK DAHA EKLEMEK ZORUNDALAR
ÇEVRE + TOPLUM + SOSYAL ihtiyaçlar SACAYAKLARINI TAŞIYABİLMEK İÇİN
Bildiğiniz gibi EKONOMİ VE SANAT'a ihtiyaç duyuyoruz,
ama buna son bir tane daha lazım demek ki
ETİK (AHLAKİ DEĞERLER)
firmalar sürdürülebilir iş yapmak istiyorlarsa, başka kişi, kurum ve kuruluşları, canlıları da düşünmek ve saygınlıklarınaz ZEVAL getirecek davranış ve düşüncelerden kaçınmak zorundalar.
yarın, sizinle, bir firmanın ETİK KODLARI için bir örneği paylaşmak istiyorum.



17 Mart 2013 Pazar


Bu pazar sizinle tipik bir - Readers Digest - (Bütün Dünya) Hikayesi paylaşmak istedik.
ama, bu öyle bir hikaye değil, basbayağı bize hayattaki önceliklerimizi hatırlatan bir hikaye
Buyrun


"ÖFKE" ( Çok Güzel Bir Hikaye )

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu.
Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti.
Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı.
Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:

-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. "Kahverengi gömlekle gidiversen nolur!"muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?

-Tamam bey, bitti işte.

Adam açık mavi göleği hışımla aldı;

-Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.

Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;

-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.

-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım.
Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara 'Hoş geldin' demeliyim.

Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı.
Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, "Bir kaza yapmasa bari..."

Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.

-Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.

Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. Biraz sonra çocuklarına seslendi

-Kahvaltınız hazııır!

Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı.
Radyo'da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı.

Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. "Geç kaldım diye acele edip acaba o da..." Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.

-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?

Çocukları uslu, söz dinler olduğu halde, çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembihte bulunurdu.

Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı.
Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Göz yaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen
gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.

-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak?
Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?

Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.

Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; "Haberleri mi dinledin?"
diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi.Hanımı zorlukla sordu;

-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim...

O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.

-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.

*Her günü son günün bil. *

7 Mart 2013 Perşembe

HOW TO DO SUSTAINABLE BUSINESS

İŞİMİZİ NASIL SÜRDÜREBİLİR KILARIZ,
burda amacımız aslen bu fikri farklı boyutları ile tartışmak.

Düşünürsek, bu o kadar geniş bir kavram ki, sanki bunca uzman parçalarını ele alırken bize ne gerek varki, diyesi geliyor, insanın
ama öyle değil işte
:)
çünkü, sentezi yapılmayan bölümler
bir araya monte edilmeyen araba parçaları
bBİZİ HİÇ BİR YERE GÖTÜRMEZ!

yani, hoşgeldiniz
:)