
KENDİ YILDIZINI BULMAK
Bir zamanlar yazılarını yazmak
üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce
sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında
dans eder gibi bir hareketler yapan bir insan silueti görmüş.
Başlayan güne dans eden biri
olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını
hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dans etmediğini
görmüş.
Birkaç adım koşuyor, yerden
bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanusa fırlatıyormuş.
Biraz daha yaklaşınca
seslenmiş:
- Günaydın. Ne yapıyorsun böyle?
- Günaydın. Ne yapıyorsun böyle?
Genç adam durmuş, başını kaldırmış ve cevap
vermiş:
- Okyanusa denizyıldızı atıyorum.
- Sanırım şöyle sormalıydım, demiş, bilge adam...
-Neden okyanusa denizyıldızı atıyorsun?
- Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler.
- Ama delikanlı, görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı denizyıldızıyla dolu.
- Hiçbir şey fark etmez.
- Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir denizyıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış.
- Bunun için fark etti.
- Okyanusa denizyıldızı atıyorum.
- Sanırım şöyle sormalıydım, demiş, bilge adam...
-Neden okyanusa denizyıldızı atıyorsun?
- Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler.
- Ama delikanlı, görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı denizyıldızıyla dolu.
- Hiçbir şey fark etmez.
- Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir denizyıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış.
- Bunun için fark etti.
Bu cevap bilgeyi şaşırtmış. Ne söyleyeceğini
bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün
boyunca bir şeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü gözünün önünden
gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru
fark etmiş ki o koca bilim adamı, o büyük şair, bu gencin davranışının özünü
kavrayamamış. Çünkü bu gencin aslında yaptığının evrende bir gözlemci olmayı ve
olup biteni izlemeyi değil, evrende bir oyuncu olmayı ve bir fark yaratmayı
seçmek olduğunu anlamış. Utanmış.
O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini bilerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa denizyıldızı atarak geçirmiş.
Lauren Tseley
O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini bilerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa denizyıldızı atarak geçirmiş.
Lauren Tseley
Bu güzel hikâyeyi yıllar önce Reader's Digest dergisinde (Bütün Dünya) okumuştum.
Hepimize bir fark yaratma yeteneği bahşedilmiştir. Eğer biz o genç
adam gibi, bu yeteneğimizin farkına varabilirsek, görüş (geniş görüşlülük)
gücümüz sayesinde geleceği şekillendirme kudretini elde edebiliriz.
"Hepimiz kendi yıldızımızı bulmalıyız. Eğer
yıldızımızı akıllıca ve iyi fırlatabilirsek, yirmi birinci yüzyıl hiç kuşkusuz
harika bir yer olacaktır."
Fark yaratma yeteneği.
Ne güzel bir deyim bu.
Söylenmesi bile güzel.
Fark yaratma yeteneği.
Bu gerçekten hepimizde var.
Ya yıldızlar.
Milyonlarca.
Fark yaratma yeteneği.
Ne güzel bir deyim bu.
Söylenmesi bile güzel.
Fark yaratma yeteneği.
Bu gerçekten hepimizde var.
Ya yıldızlar.
Milyonlarca.
Harika bir 21. yüzyıl istiyorsak, evrende bir
gözlemci olup, olup biteni izleme yerine,
Evrende bir oyuncu olup, fark yaratmayı seçmemiz gerek.
Haydi, kendi yıldızımızı bulalım ve farkı yaratalım.
Hemen.
Bugün.
Vakit geçirmeden!..
Evrende bir oyuncu olup, fark yaratmayı seçmemiz gerek.
Haydi, kendi yıldızımızı bulalım ve farkı yaratalım.
Hemen.
Bugün.
Vakit geçirmeden!..