8 Eylül 2016 Perşembe

Tatmin ve Mutluluk; Hangisi Ebedi Hangisi Geçici

Öncelikle duyar gibiyim, bu gruba böyle bir yazı, ne alaka;
okuyunca eminim hak vereceksiniz, aslında bu tam da bunun sebep ve sonucu olması ile alakanın da ötesinde bir konumda:

Sürdürülebilir sistemler, bunu sürdürmeyi isteyen, gerekli enerji, ilgi, bilgi ve donanıma sahip bireylerden oluşan topluluklar ve hatta toplumlar tarafından sürdürülebilir.

Yani, eğer biz sürdürülebilir bir mahalle, şirket, şehir, ülke ve hatta dünya yaratmak istiyorsak, önce mutlu, huzurlu ve sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum yaratmalıyız.

Sağlık korunması için bunca diyet programları, tv da sağlık programları, koruyucu hekimlik ile teşhis ve tedavi kuruluş ve kurumları kuruyor ve işletiyoruz. Ama hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, ruhları sağlıklı olmayan, sosyal, fiziksel ve ruhsal çevresi ile uyum içinde olmayan insanın huzurlu ve mutlu olması mümkün değildir. Bu durumda da mutlu olmayan insanın sürdürülebilir bir sistem kurması ve sürmesi imkansızdır. 

Gelelim bu hususta bireyin etkisine.
Başarılı bir başhekim, genel müdür, vali, belediye başkanı hatta başbakan veya cumhur başkanı bile olabilirsiniz. Bu muhtemelen size müthiş bir güç tatmini ve haz duygusu veriyordur. Ama bu sizi mutlu kılar mı?

Diğer taraftan, fakir bir çöpçü, hatta sokakta hurda toplayan, geçenlerin burun kıvırıp görmezden geldiği bir gariban da olabilirsiniz.

Peki, sizce hangi taraf daha mutludur???

bir taraf sorumluluk ve gücün ağırlığı altında ezilirken sürekli gergin, huzursuz bir hayat yaşarken diğer taraf küçük sorunlarına rağmen huzurlu, rahat, gerilimden uzak ve mutlu bir hayat yaşıyor olabilir mi?

Peki, dediniz ki polyanacılığı bırak. 
Şöyle bir soru sorsam;
istediğiniz/hak ettiğinizi düşündüğün terfiyi aldınız, maaşınız da arttı. Gittiniz ailenizle kutladınız, yediniz içtiniz, gülüştünüz eğlendiniz.
Bu terfi ama sizin sorumluluk ve iş yükünüzü de artırdı. Yani, bir hafta süren tatmine karşın hayat boyu sürecek yük artışı. Mutlu musunuz?

Bu aslında tamamen size kalmıştır;

Mutluluk bir seçimdir..
Mutluluk yolun kendisidir…
Mutluluk bir bakış açısıdır…
…..
Örneklerle uzatabileceğim listedeki ifadelerin hepsi aslında aynı noktayı işaret ediyor.
Mutluluk bilerek, isteyerek seçilmiş bir yoldur. Ve eğer seçtiğiniz yol bu ise sizi yolunuzdan döndürmek artık neredeyse imkansızdır..Çok sevdiğim bir sözü de paylaşmak isterim burada yeri gelmişken sizlerle; “Kimseyi mutlu ya da mutsuz edemezsiniz. Karşıdaki kişi hangisini olmak istiyorsa ona izin verir”.

Peki şimdi soracaksınız,
“Yıllardır emek verdiğim işimde beklediğim ve çok hakettiğim terfiyi alamadim, nasıl mutlu olabilirim ki?”

“O kadar beklediğim halde istediğim arabayı alacak paraya bir türlü sahip olamıyorum, ne mutluluğu?”

“Başımı sokacak bir evim bile yok. Bununla mutlu olmak için deli olmam lazım!”

“O kırmızı elbiseye giremedim!, Uf! Ben kim mutluluk kim!”

Şimdi bunlari yaşayan bir insan nasıl mutlu olacak? Nasıl seçecek mutluluğu? Kolay mı? Hariçten gazel mi okuyoruz yoksa?
Hayır tabii ki değil…
Açıklamama izin verin..

Burada birşeyi netleştirmek belki hepinizin işine yarar..

Bizlerin genelde mutlulukla karıştırdığı şey aslında “tatmin”! Evet, birşeye sahip olmak, beklenen bir terfiyi almak, vs bunların hepsi tatmin olmak icin koyduğumuz beklentiler.

Eğer gerçek mutluluk bunlarda olmuş olsaydı, o beklediğimiz şey her ne ise ona sahip olduktan sonra bir daha hiç mutsuz olmazdık..Ama öyle olmuyor değil mi? Sahip olduğumuz an itibariyle bütün istek ve heyecanımız bitiyor, durumu kanıksıyoruz ve yeni tatmin noktaları yaratıp, koyuyoruz önümüze.

Oysa ki, mutluluk – her ne olursa olsun- mutlu olmayı seçmektir. Yeri gelince üzülmek, hayal kırıklığı yaşamak, vs de buna dahil elbette..Rağmen mutlu olabilmekte işte bütün mesele. Yaşananları ve yaşanabilecekleri kabullenerek, gene de her zaman mutlu olmayı seçmek!
Sadece ve sadece varolduğumuz için  mutlu olabiliyorsak eğer, doğru yoldayız demektir. Mutluluk yolu’nda..:) Gerisi zaten ayrıntı..

Kolay değil biliyorum..

Farkındalıkla açılmayacak kapı yoktur, bunu da biliyorum ama..

Hayatımızdaki tatmin noktalarında mutluluğu aramanın sonu olmayan bir uçurum olduğunun farkındalığı mesela..

Bir bakın kendi hayatınıza siz de..
Hadi..

1 Eylül 2016 Perşembe

Enerji kooperatiflerinin kurulmasının önü açıldı


Böylece çiftçiler, esnaf ve KOBİ’ler kuracakları enerji kooperatifleriyle, işin başında yatıracakları ortaklık bedelinden sonra elektrik parası ödemeyecek.

Rüzgar, güneş, biyokütle gibi yerli enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması için yeni bir model ortaya çıktı. Yeni modele göre enerji kooperatiflerinin kurulması söz konusu olacak. Böylece enerji kooperatiflerinin 5 MW’a kadar lisanssız üretim yapmasının önü açıldı. 

Star'ın haberine göre, mevzuat değişikliği sonucu çiftçiler başta olmak üzere, esnaf ve KOBİ’ler güçbirliği yaparak kendi elektriğini üretebilecek. Örneğin bir köydeki çiftçiler ortak bir enerji kooperatifi kurabileceği gibi Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) faaliyet gösteren işletmeler de rüzgar, güneş ve biyokütleden kendi elektriğini üretebilecek. İşin başında belirli bir ortaklık bedeli konulduktan sonra elektrik parası ödenmeyecek. Kapasite tahsis sorununun çözülmesiyle birlikte ürettiği fazla elektriği sisteme vererek ortaklık payına göre de para kazanılabilecek.

4 YILDA GERİ DÖNÜYOR

Türkiye’de ortalama 1 MW’lık bir yenilenebilir enerji tesisi kurmanın maliyeti 1 milyon Euro olarak hesaplanıyor. Yapılan yatırım 4-5 yıl içerisinde geri alınabiliyor. Uzmanlar özellikle enerji kooperatiflerine kırsalda bankaların ve devletin finansman desteği sağlaması gerektiğine dikkat çekiyor. Ortalama dört kişilik bir ailenin yıllık elektrik faturası 2.000-2.500 TL arasında değişirken, işletmelerde bu rakam daha da yükseliyor. Türkiye’de faaliyete geçmeyi bekleyen halihazırda kurulu 7 adet yenilenebilir enerji kooperatifi bulunuyor. Sistemin tam olarak faaliyete geçmesi için kapasite tahsis sorununun çözüme kavuşması gerekiyor. Enerji kooperatifi kurmak isteyen ortaklar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) bu konuda destek bekliyor.

Enerji kooperatiflerine ilişkin değerlendirmede bulunan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yetkilileri “Söz konusu gelişme ile dünya ortalamasının çok üzerinde güneş alan ve rüzgâr potansiyeline sahip ülkemizin bu kaynaklarını üretime dönüştürerek en büyük cari açık nedeni olan enerjideki dışa bağımlılığımızın ciddi oranda azaltması sağlanacak ve yenilenebilir enerji kooperatifleri yerel kalkınmanın anahtarı olacaktır” dedi.

ENERJİ KOOPERATİFLERİ DÜNYADA YAYGIN

Enerji kooperatifleri dünya genelinde yaygın. Türkiye’den daha az güneş potansiyeli olan Almanya’da 1.000’e yakın enerji kooperatifi bulunuyor. Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü bu kapsamda dünya örneklerini yakından inceledi. Türkiye’nin yıllık 250 milyar kWh enerji ihtiyacı bulunuyor. Bunun 85-90 milyar kWh’lık bölümü yerli enerji kaynaklarından karşılanıyor. Geriye kalan bölüm ise ithal enerji kaynaklarıyla temin ediliyor. Bu kapsamda her yıl yaklaşık 50 milyar dolarlık petrol ve doğalgaz ithalatı yapılıyor.

YEDİ ORTAKTAN BAŞLIYOR

Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile kooperatifler için muafiyet tanınarak ortak bağlantı noktası zorunluluğu olmaksızın ortak sayıları ile doğru orantılı olacak şekilde 5 MW’a kadar lisanssız üretim yapabilmelerinin önü açıldı. 7-100 ortaklı kooperatifler 1 MW’a kadar, 100’den fazla 500’e kadar ortaklı kooperatifler 2 MW’a kadar, 500’den fazla 1000’e kadar ortaklı kooperatifler 3 MW’a kadar, 1000’den fazla ortağı olan kooperatifler 5 MW’a kadar kendi elektriğini üretebiliyor.