18 Nisan 2013 Perşembe

MOTİVASYON - BAŞARIYA GİDEN ANA YOL - 1


Motivasyon temel anlamda bir insanın hangi işi ve hangi şeyi yapmaktan daha çok haz aldığıdır. Bir inanı motive ederken, o insanın iç motivasyon eğilimleriyle o insaın etikleyen dış motivasyon uyarılarının neler olduğunu bilinçli bir şekilde tespit etmek ve bunları biribirleri ile örtüştürmek gerekmektedir. Bir insana başarma hissini yaşatma ve onu tanıma, ona ilerleme izni verme, o insanın sevdiği işleri yapma fırsatı verme gibi motivasyonun önde gelen unsurlarındandır. Özellikle dış motivasyonlar, iç motive edici istek ve arzuları destekleyici olmalıdır. Yani, ihtiyaçları karşılayan amaçların başarılması ve çalışanların daha verimli olabilmesi için çalışanların ne dereceye kadar adadıklarının bir ölçüsüdür.

Profesyonel bir yönetici; astlarını motive etmede çok önemli bir rol oynadığından, çalışanlarından verebileceklerinin daha fazlasını alacağını garantilemek sorumluluğuna ve yönetim bilinciyle motive etme yeteneğine sahip olmalıdır.

Bilinçli bir yönetici; çalışanlarını çok iyi gözlemeli ve anlamalıdır. Çalışanlarını motive ederken kendisinin nasıl, ne gibi bir rol oynadığını ve motive etmede ne kadar etkin olduğunu bilmelidir. Dolayısı ile, motivasyon bilincine sahip bir yönetici, çalışanlarını motive ederken, paranın yanı sıra daha çok etken olabilecek ve çalışanlarını anlamaya yönelik daha başka yollar da aramalı ve bulmalıdır.

Para, çalışanların motivasyonlarını etkilemek için inkar edilemeyecek kadar önemli olsa da parasal ödüllerin performans ve başarı ile doğrudan ilgisi olmadığından, paranın motive edici özelliğinin abartılmaması gerekir. Çünkü, para çalışanlar arasında yönetimin uzun vadede karşılayamayacağı boyutta önemli beklentiler doğurabilir.

Yönetici; aynı zamanda çalışanlarını belli şekilde davranmaya yönelik motive ederken, işlerinde sağlayacağı kazançları, şirketin amaçlarını karşılayacak şekilde, çalışanlarının bireysel amaçlarına ulaşmalarını sağlayana şartları oluşturan kişi olmalıdır. bir yönetici çok iyi bilmelidir ki, bir çalışanı motive ederken, o insanın:
-          Fizyolojik ihtiyaçlarının,
-          Güvenlik ihtiyaçlarının,
-          Sosyal ihtiyaçlarının,
-          Saygınlık ihtiyaçlarının,
-          Kendini ispatlama ihtiyacının,

Karşılanmasın gerekliliğiyle o insanın bu ihtiyaçlarının (arzu ve isteklerinin) doyurulması gerekmektedir.
Aynı zamanda, bu kişinin
-          Başarıyı hissetme ihtiyacını,
-          Bir işi yapmış ve başarmış olmaktan doğan tanınma ihtiyacını,
-          İlerleme ve terfi ihtiyacını,
-          Geribildirim ve ödüllendirme ihtiyacını,
-          Karar verme işlemine katılım ihtiyacını,
-          Kendi işini planlama ve düzenleme özgürlüğünü,
-          Bireysel gelişim ve değişim ihtiyacını,
-          Destek ve yardım ihtiyacını,
    çok iyi tespit etmeli ve bunları dikkate alır doğrultuda hareket etmelidir.
   

17 Nisan 2013 Çarşamba

İNSANLAR, KENDİLERİNİ NASIL HİSSETTİRDİĞİNİZİ ASLA UNUTMAZLAR


"Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdan rahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasını istedi, zira öylesine antipatik birinin yanında oturamazdı. Hostes, tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadıına bakacağını söyledi.

Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadının sadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devam edeceğine şahit oluyorlardı. Zavallı adamcağız çok kötü bir durumda olmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti. Bu yüksek tansiyondaki durumda kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğinden tatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu.

Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına:

"Çok özür dilerim geciktim.Birinci sınıfta bir yer buldum… Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izin almam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde tutulamaz' dedi ve bu izni verdi."

Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da bir zafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes, oturmakta olan zenciye dönerek:

"Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmem için beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptan pilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmak mecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor."

Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçak personelini alkışlayarak tebrik ettiler.

O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayı ödüllendirildiler. Aşağıdaki mesaj, tüm ofislere personelin görebileceği bir biçimde iletildi:

"İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar

Gelişmiş ülkelerde sıkıntı diyince galiba bizden farklı şeyler anlaşılıyor: İsveç'in çöpü bitti


Geri dönüşüm, güneş enerjisi ve daha birçok sürdürülebilir uygulamada tüm ülkelerin başını çeken İsveç, şaka gibi bir sorunla karşı karşıya. Elektrik ve ısınma ihtiyaçlarının büyük kısmını çöplerden elde eden ülkede çöp bitti.




250.000'in üzerinde evin elektrik ve ısınma ihtiyacını çöplerin yakıt olarak kullanılmasından sağlayan İsveç hükümeti, ülkede üretilen çöpten daha büyük kapasiteli çöp dönüştürme tesisine sahip. Bu durum da İsveç'i komşusu Norveç'ten çöp ithal etmek durumunda bıraktı. İsveç bundan böyle Norveç'ten yılda (başlangıç olarak) 80.000 ton çöp satın alacak.





9,5 milyon nüfuslu ülkede çıkan atıkların yalnızca %4'ü geri dönüşmez durumda. Vatandaşların geri dönüşüm konusunda bu denli duyarlı olması da İsveç'in yakıt olarak kullanabileceği çöpün tükenmesindeki ve komşu ülkelerin çöpünü geri dönüştürür hale gelmesindeki ana etken.

Mevcut senaryoda Norveç, İsveç'e fazla çöplerini yok etmesi için para ödüyor. İsveç de üzerine para alarak elde ettiği bu çöpleri geri dönüştürerek vatandaşlarına elektrik ve ısınma sunuyor. Yani elektrik ve ısınmayı bedavaya getirip bir de üzerine para kazanıyorlar.

İsveç'in bir sonraki planı ise Norveç'tense Balkan ülkeleri, İtalya, Romanya (belki de biz) gibi geri dönüşüm altyapısı olmayan ülkelerden çöp satın alarak onların kirletilmiş alanlarını azaltmaya çalışmak.

Geri dönüşümü marifet olarak görmeyen herkese bu hareketiyle tokat gibi bir cevap veren İsveç'i kutlarız.

2 Nisan 2013 Salı


  

SÜRDÜRÜLEBİLİR KARİYER

Kariyerinizde İlerlemek istiyorsunuz, O Zaman Çocuklardan Feyz Almalısınız, 

İşte Yumurcakların Size Tavsiyeleri

Çocukları çok severiz, yapamadığımızı yapar, söyleyemediğimizi söylerler. Engelleri ve sınırları yoktur. Özgürdürler ve çok mutludurlar. Bazen bize nedensiz gelen bir mutlulukları vardır, küçük bir göz kırpmayla bile kahkahayı basarlar. Mutlu olmak için bizim gibi büyük beklentileri yoktur. Mutlu olmak onlar için çok kolaydır, bizim içinse çok zordur. Onlar hep başarılıdır biz ise arada başarılı. Peki çocuklardan kariyerimiz için ne öğrenebiliriz? Hep büyükler tavsiye verecek değil ya işte çocuklardan büyüklere tavsiyeler.
1- Keşfet: Çocuklar daha yürümeden ellerini uzatmaya ve her şeye dokunmaya başlarlar.  Araştırırlar, merak ederler, izlerler ve öğrenirler. Risk alırlar, yuvarlanırlar, düşerler, yaralanırlar ama keşfetmeyi ve araştırmayı asla kesmezler. Öğrenmek başarılı bir kariyer için başlangıç noktasıdır. Araştırmayan, merak etmeyen biri asla öğrenemez. Öğrenemeyen ise kariyerinde başarıya ilerleyemez. Keşfetmek bazen risklidir ama konfor alanını terk etmeden de başarılı bir kariyer olmaz.
2- Ağla: Bebekler ağlayarak kendilerini haber verirler. Ağlamak haber vermektir. Bir sıkıntıları olduğunu, karınlarının aç olduğunu ağlayarak bildirirler. İstedikleri bir şey yapılmadığında ısrar eder, yapılmazsa ağlarlar. Bu yüzden sen  istemeden kariyerinde hiçbir şey gerçekleşmez. Bu yüzden iste, ısrarcı ol ve haber ver ( ağla ) !
3- Gülümse: Bebekler bir oyuncak, bir çikolata veya eve gelen bir misafir karşısında bile gülümserler. Gülümsemek onlara çok kapı açar. Mutlu olmak için bizim kadar büyük olaylara ihtiyacı yoktur. Bir göz kırpması bile onları mutlu eder. Kariyerin boyunca çok sayıda problem yaşayabilirsin ama çok sayıda küçük ve büyük başarı da yakalayacaksın. İnsanın temel problemlerinden birisi korunma dürtüsü sonucu negatif olayları daha çok görüp, pozitif olayları pek yakalayamamasıdır. Bunun sonucunda da gülümsemeyi unutur ve güçsüz görür gülümseyeni. Oysa en büyük güç gülümsemektir. Hiçbir gücü olmayan çocuklar en çok gülümseyerek başarılı olurlar.
4- Hareket et: Bebekler yerinde durmazlar. Evin içinde bile kilometreler kat edebilir. Bir çocuğu oturtmak dünyanın en zor işidir. Günümüz beyaz yakalılarının en büyük problemi tamamen hareketsiz hale gelmeleridir. Ofiste oturulan saatleri, arabada oturulan saatler ve ardından evde oturulan saatler takip eder. Oysa insan vücudu sabit kalmak üzerine değil, hareket etmek üzerine yaratılmıştır. Hareketsiz kalmak ölmek demektir. Bu yüzden ofiste arada hareket et, arabayı daha az kullan ve en azından hafta sonlarını yeşil çimlerin üzerinde geçir.
5- Soru Sor: Çocuklar durmadan soru sorarlar. Bu ne? Ne işe yarıyor? Neden? Niye? Nasıl? gibi sorular bitmek bilmez. Her zaman soracakları bir soruları vardır hatta sorulara bile soruyla cevap verebilirler. Sen ise büyüdüğünde soru sormayı unutursun. Hatta her soru bir dert açacakmış gibi bile davranırsın. Oysa hep sorgulamalısın. Neden diyebilmelisin, cevapsız kalmamalı soruların.
6- Hayal Kur: Sınırsızdır hayalleri çocukların. Bir kahve cezvesini bile kamyon yapabilirler, ceplerinden olmayan parayı çıkarır, bir çamaşır mandalını uçak yapabilirler. Bilirler ki görünen değil, algılanan mutlu eder.  Çocuklar hayal eder ve mutlu olurlar. Büyüdüğünde ise hayal kurman yasaklanır. Ayakların yere basmalı ve uçmamalısın. Oysa sağ beyin hep uçmak ister. Ayakların yere bastığı bir kariyer hep durağan bir kariyerdir. Yaratıcı olmadan başarılı bir kariyer asla olmaz.  Hayal kuramamak seni kısıtlar ve hep yapamayacağını sanırsın, hep imkansızların olur. Oysa çocuklar hayal kurar ve hayalleri hep gerçek olur.
7- Oyun oyna: Çocuklar hep oyun oynarlar. Oyun ve çocuk kelimesi yan yanadır. Otobüste dans edip şarkı söyler çocuk, evde arabalarıyla oynar. Oyun oynamakta özgürdür ve oyunla hayatı öğrenir. Oyun çocuğa öğretir ve sen oyun oynamayı bıraktığın için öğrenmeyi de unutursun. Kariyer de bir oyundur, büyüdüğün için oyun demezsin de kariyer dersin. Oysa sen oynamayı ve eğlenmeyi unutmuşsundur. Yapman gereken yine oyuna devam etmek ve kariyerin boyunca eğlenmeyi asla unutmamak.