24 Ağustos 2014 Pazar

Uzman Olmayanlar için Hızlı Proje Planlama Rehberi

Müdürünüz çağırdı, damdan düşer gibi kucağınıza yeni projenizi verdi. Üzerine de ekledi : “Nuri, projeye hemen başlayalım, bu iş acil“. Her projenin olduğu gibi…
Yine mi birşey düşünmeye, planlamaya vakit yok, yine mi apar topar işe başlayacağız. Sonra bir türlü proje kapanmaz, bitmez, suçlu biz oluruz.
Çok tanıdık değil mi? İşte hepimizin başına gelen, yerdeki gerçek.
Ama aklınızdan çıkartmayın, başarılı ya da başarısız her işin sorumlusu proje yöneticisidir. O yüzden ağalar böyle istedi, vakit yok, adam eksik vs. lerin arkasına sığınmayın. Kendinize iyi-kötü bir yol haritası hazırlayın.
PMI (Project Management Institute) size 4×4’lük bir yol sunar ama bunun arkasında yatan varsayımı da planlamaya vakit ayıracağınızdır ve bu süreçte birbiriyle bağlantılı onlarca detaylı belge vardır.

Biz gelelim sıkışık bir takvim ve hemen başlama zorunluluğu olan durumlarda bir yol haritası çizmek adına hazırlayabileceğimiz planlama belgelerinin olmazsa olmazlarına ve kompakt halde neler içereceğine.

  1. İlk Hareket : Projeyi alır almaz bilgisine güvendiğiniz, konu hakkında fikir sahibi olabilecek kişilerle görüşün. Böylece zaman, gerekli kaynaklar ve maliyetler hakkında genel bir fikriniz olur. Zaten yönetimin de ilgisini çekecek olan ana konular bunlardır.
  2. Proje Başlatma Belgesi : Çoğu projede hazırlanma gereği duyulmuyor ama genel çerçeveyi çizmek açısından çok önemli. Tek sayfa hazırlayın yeter. En azından Proje neden başlatılıyor (ihtiyaç, pazardaki boşluk, yasal zorunluluk vb.), teslimatlar neler, kilometre taşları, varsayım ve kısıtlar, ana paydaşların kimler olduğunun yer alması oldukça faydalı olacaktır. Bu belgeyi imzalatıp “Paydaş Listesi”ndekilerle paylaşın.
  3. Paydaş Listesi : Projeden bir şekilde etkilenecek irili ufaklı iç birim ve dış firmaların listesini oluşturun. Bu listede en azından Firma/Birim adı, Sorumlu kişi, İletişim bilgileri, Yapacaği işler ve Nasıl etkileneceği yer alsın. Bu çalışmanın içinde bir de gelecek değişiklik taleplerini kimin onaylayacağını belirlerseniz rahat edersiniz.
  4.  Gereksinim Belgesi : “Paydaş Listeniz”deki herkesle görüşün ve projeden beklentilerini alın. Hızlı olmasi açısından bir excel paylaşıp doldurmalarını isteyebilirsiniz. Ya da herkesin biraraya geldiği birkaç toplantı seansıyla beklentileri alabilirsiniz. Böylece planlama yaparken neler yapacağınızı belirlemiş olursunuz ve en önemlisi de durmadan gelecek olan değişiklik taleplerine kısmen de olsa bir set çekmiş olursunuz.
  5.  İş Kırılım Yapısı (İKY) : Bu çalışma bir ağaç yapısında grafik tarzındadır. Yapılacakları ana başlıklar halinde yazın ve 2-3 kademe daha aşağı inerek teslimatlar noktasında bırakın. Projeyi yönetilebilir parçalara bölmek ve resmin bütününü görmek açısından siz ve tüm paydaşlar için oldukça faydalıdır.
  6. Aktivite Listesi/Zaman Çizelgesi : İKY’de hazırladığınız teslimatları hayat geçirmek için gerekli aktiviteleri/görevleri bir liste halinde ekibinizle birlikte yazın. Sonra bu listedeki işleri yapmak için gerekli kaynak (personel, alet edevat), süre ve tarihlerini belirleyin. Sonrasında uygun kaynakları, yöneticileriyle görüşerek teyit edin. Bu çalışmayla Zaman planımızı da hazırlamış oluruz.
  7. Satın Alınacaklar : İKY ve Aktivite listesini hazırladıktan sonra karşınıza net bir harita çıkacak. Eğer uygun kaynaklar, kalifiye iş gücü veya gerekli know-how yoksa satınalma listeniz de böylece ortaya çıkmış olacak. Bunun için hemen teklif almaya başlayın, çünkü bütçemizi oluşturacağız.
  8.  Maliyet ve Bütçe : Aktivite listenizde ihtiyacınız olan kaynaklar ve Satınalınacaklar listenizde de dışarıdan alacaklarını sizin toplam bütçenizi oluşturur. Genelde buna bir de risk rezervleri eklenir ama planlama çalışmasına çok vaktimiz olmadığını varsayıyorum.

En azından bu 8 çalışmayı yaparsanız ana olarak bir yönetim planına sahip olursunuz. Ama unutmayın, bu çalışmaların hepsi tekrarlıdır, birbirlerini etkilerler ve daha fazlası da zaten mevcuttur.

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Nasıl çevre edinilir?

İş hayatında başarılı olmanın yollarından biri geniş ve etkili bir çevreye (network) sahip olmaktan geçiyor. İyi bir çevre oluşturmak için ne yapmalı? İşte çevre edinmenin incelikleri...

166315699 thinkstock kariyer isyeri ofis is arkadasi mkl

İş hayatında başarının, sahip olunan çevreyle de ilişkili olduğu söylenir. Güçlü bir çevre, terfi ederken, daha iyi bir iş ararken, bir soruna çözüm bulmaya çalışırken ve daha birçok konuda faydalı olabilir. Farklı meslek gruplarından kişiler tanımak, onlarla düzenli iletişim kurmanın, sosyal hayata da zenginlik kattığı bir gerçek.

İletişim kurma ve çevre oluşturma (networking) konusunda yanlış algılardan biri, bu işin sadece başkalarından fayda sağladığı yönünde. Oysa işin püf noktası, almaktan önce vermeye odaklanmak ya da yardım beklemektense yardım teklif etmek. “İş hayatı sadece finansal sermaye ile dönmez. Güçlü bir sosyal sermaye de gerekir” diyen yönetim konularında uzman Çiler Yıldız, sosyal sermayenin kurulan bağlantılarla ölçüldüğünü söylüyor.
İşte çevrenizi genişletmenin incelikleri:

1 -        Hemen başlayın:
            Bu iş zaman ister. Çevrenizdekilerle uzun sürecek sağlıklı bağlantılar kurun. İşe, en yakınlardan başlayın. (Aile, yakın arkadaş, akrabalar).

2 -        Tanışmak istediğiniz kişileri belirleyin:
 
Onlarla nerede, nasıl tanışabileceğinizi araştırın ve planlı bir şekilde orada olun.

3 -        Kaliteli sohbet etmeyi öğrenin: 
Kendinizle ilgili hikaye anlatın. Dijital gazete yöntemini kullanın. Tıklanacak kadar ilgi çekici misiniz? Gündem hakkında da bilginiz var mı?

4 -        Mutlaka kartınız olsun: 
Bir işe başlamadıysanız bile tanıştıktan sonra bırakacak kartvizitiniz olmalı. Mesleğiniz veya bitirdiğiniz bölümü yazıp bastırabilirsiniz.

5 -    Toplantılara hazırlanın: 
         a - Nerede, kimler katılıyor, kim davet etti, ne giymeli, kimlerle tanışmak istiyorsunuz,   tanıdıklardan kim var, öğrenin. Konu açıcı espri ve hikaye toplayın. 

         b - Nefesiniz için nane şekeri, temiz ve güzel kokan bir vücut, şık, ütülü, ortama ve amacına uygun ama abartısız bir kıyafet, boyalı ve cilalı ayakkabılar, hanımlar için manikür ve pedikür, beyler için düzgün ve temiz eller,

6 -        İlkyardım çantanızı hazırlayın: 
İki kartvizitlik (Alacağınız kartları sizinkilerden farklı yerde saklayın), kalem, not defteri, toplantı yerinin adres - park bilgisi, gülüşünüz, merakınız, espri yeteneğiniz. 

7 -        Karşınızdakini dinleyin: 
Sürekli konuşan siz olmayın.

8 -        Sürekli aynı kişi ve grupla olmayın: 
Bir toplantıda mutlaka yeni birileriyle tanışmak için çaba harcayın.

9 -        Bağlantılarınızdan kopmayın: 
Mesela öğretim görevlileriyle, sınıf arkadaşlarınızla iletişimi kaybetmeyin. Yıllar sonra onların, hayatınıza zenginlik katacağını göreceksiniz.

10 -     Sürdürmenin bir yolunu bulun: 
Sadece tanışmış olmak, ilişkide olduğunuz anlamına gelmez. Onu takip edin, teşekkür notu gönderin, onun için yapabileceğiniz herhangi bir şey varsa yapmaktan çekinmeyin.

11 -      Aktif olun: 
Profesyonel organizasyonlarda görev alın.

12 -      Kişisel web sitenizi kurun: 
İlgi duyduğunuz alanlarda fikirlerinizi paylaşın.

13 -     Kişisel markanızı oluşturun: 
Başkalarının sizi tavsiye etmesini hedefleyin. İyi olduğunuz alanı nasıl faydaya dönüştürürsünüz? Bunu doğru kişilerin bilmesini nasıl sağlarsınız?

14 -     Ayda en az (listenizde yer alan) 2 kişiyle tanışın:
            Ve onlar için neler yapabileceğinizi sorun.

15 -     Çeşitliliğe önem verin:
            Kişi sayısından çok, farklı kişilerin olmasına dikkat edin. 

15 Ağustos 2014 Cuma

6 Adımda İşinizi Karlı Kılabilirsiniz

İşiniz için 6 Adımda Karlılıkİşte tüm iş varlıklarını en iyi şekilde kullanarak satışı arttırmak, giderleri aşağı çekmek ve karlılığı arttırmanın yolları
1. Çalışanları Bünyenizde Tutmak
Çalışanınızın yerine yeni bir çalışan almak yıllık tazminatıyla birlikte almak maliyetler için kötü bir durum doğuracakken, kalifiye eleman alımı yerine çalışanınızı bünyenizde tutmanız hem maliyetleri aşağı çekecek hem de nitelikli iş gücü yaratacaktır. Bu durum da çalışanlarınızı güvende hissettirerek memnuniyetlerini arttıracak kendi işlerine odaklanabilmelerini sağlayacaktır.
2. Sigorta Masraflarını Kesmekİl olarak reklam harcamaları ve iş seyahatlerini azaltmak gibi tüm kolay para kazandırabilen alanları biraz kurcalayın, sigorta primlerine daha yakından bakın. Bu maliyetleri kırpmanın kolay yollarından bazıları şunlarıdır:

Alışverişe çıkın
: Sigorta oranlarının yıldan yıla nasıl değiştiğini görebilmek şaşırtıcıdır. En iyi anlaşmayı yaptığınızdan emin olabilmek için birkaç dakikanızı rekabet içerisindeki piyasaya ayırın.
İhtiyaçlarınızı yeniden değerlendirin:  İşiniz değiştikçe sigorta ihtiyaçlarınız da değişir. Banka hesaplarınız ve faydanızı arttıracaktır.
Bir dernek veya alıcılar grubu aracılığıyla sigorta satın alma: Bu gruplar daha büyük ve üyelerine daha kapsamlı indirimler yapabilirler.
Sorumluluk azaltmak için adımlar atmak: Bina erişimlerini kısıtlamak, hırsızlığa karşı önlemler almak da indirim sağlayabilir.
3. “100 Milyonluk Fikre” Odaklanmak
Girişimcilerin gün içerisinde odaklandığı binlerce olmasa da yüzlerce şey var. Önceliklerinizi belirlemek daha doğru olacaktır. Ve işte daha önemlileri:
İşinize çalışın, onun üzerinde değil: İşinizin altyapısına çalışmak iş çekmek veya gelir üretmekten daha ziyade zaman kaybına yol açıyor
Sosyal medya kelebeği olmak: Faturalanabilir görevlere odaklanın, sosyal medyayı etkin ve zaman kayıplarından uzak kullanın.
Toplantılara katılın: Toplantılara katılan profesyonellerin sayısı giderek artıyor, bunu sorgulayın ve katılım sağlamaya başlayın.
Saad Faruque on Flickr
Saad Faruque on flickr
4. Çalışanlara Eğitim 
%70 Yaşantısal Öğrenme ve Uygulama
%10 Resmi Eğitim ve Çalışması
%20 Geri Bildirim ve Paylaşım ile McCall, Eichinger teorisi.
Optimum verimliliği sağlamak için çalışanlarınıza yatırım yapabilir öğrenme yollarına göre en uygun eğitim tarzı ile onlara hitap edin.
Bilgi paylaşımı için video içerikleri oluşturmak daha faydalı olacaktır.
blog.capterra.com
blog.capterra.com
5. Müşterilerinize İşinizi Gösterin                 
“1 dakikalık bir video 1.8 Milyon kelimeye bedeldir” der James McQuivey. Bu 6.000 sayfaya eşdeğerdir.
Üst yöneticilerin %59 u bu bilgileri okumaktansa videoyu tercih ediyor. Görmek inanmaktır ve bunun satışlara pozitif bir etkisi vardır.
Bunun için video tasarımcı almanıza gerek yok. Eğer şirket içinde bir güvenlik kameranız varsa şimdiden bu ihtiyacınızı karşılamış durumdasınız. Operasyonel kısmınızı canlı olarak sunabilirsiniz.
İşleyiş tanıtımlarını videolardan oluşturmak satın almaya %85 oranında katkı sağlar.
6. Müşteri Hizmetleri Servisini Geliştirmek.
Müşteri hizmetleri servisinizin kalitesini attırmak dikkat etmeniz gerekenler;
Perakende hatları için bekleme süreleri
Müşteri ile etkileşim süreleri
Arzu edilen ürüne erişim
Çalışanların özenli olup olmaması

7 Ağustos 2014 Perşembe

Önemsiz bir yazı... okuma zahmetine girmenize gerek dahi yok...

..
en kapitalist gözle bile son 20 yıllık fütursuz kentleşme ve yapılaşma ve sanayileşmenin en liberal AĞIZDAN FACİA SONUÇLARI ;

...
Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) VI. Küresel Isınma Kurultayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. 

EGD'nin mayıs ayında gerçekleştirdiği VI. Küresel Isınma Kurultayı'nın sonuç bildirgesinde, 2013'ün dünya tarihinde en sıcak 4. yıl olarak kayıtlara geçtiği belirtilerek, 2010'un bugüne kadarki en sıcak yıl olduğu, 2014 yılında ise sıcaklıklarla ilgili bir rekor geldiği ifade edildi.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nin (NOAA) 2014'ün haziran ayının 1880 yılından bugüne kadarki en sıcak haziran ayı olduğunu açıkladığı belirtilen bildirgede, bu haziran ayının üst üste normalin üzerinde sıcak geçen 352. ay olduğu da vurgulandı.

Bildirgede, Türkiye 'nin 5. İklim Değişikliği Ulusal Bildirimi'nde kuraklığın ülke için ileriki yıllarda önemli bir sorun oluşturacağı ve 2030 yılında İç ve Batı bölgelerde yüzde 40, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde yüzde 20-40 arasında su stresi yaşanacağının bildirildiği anımsatıldı.

Ulusal Bildirim'de ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak hidrometeorolojik afetlerin, fırtınaların, büyük kentlerde sellerin, kuraklığın, iklim değişikliğine bağlı göçlerin, orman yangınlarının artacağı, meteorolojik afetler nedeniyle tarımsal üretimde büyük hasarlar oluşacağına işaret edildi.

Sonuç Bildirgesi'ne göre, 2014 nisan ayında hazırlanan sera gazları ulusal envanter raporunda Türkiye'nin 1990 yılında toplam 188,5 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olan sera gazı salımının 2012 yılında 439,9 milyon tona çıktığına dikkat çekildi. Yüzde 133'lük bu artışla Türkiye, bu dönemde sera gazı salımlarını en fazla artıran ülke oldu. Kişi başına sera gazı salımları ise 1990 ve 2012 yılları arasında 3,4 tondan 5,9 tona yükseldi.

Sera gazları ulusal envanter raporuna göre, Türkiye'de enerji sektörü 308,6 milyon ton karbondioksit eşdeğeri salımla ilk sırada yer aldı. Endüstriyel işlemlerden 62,8 milyon ton, atıklardan 36,2 milyon ton, tarımdan ise 32,3 milyon ton eşdeğer karbondioksit sera gazı salımı gerçekleşti.

"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÜLKEMİZE YÜZ MİLYONLARCA LİRALIK ZARARI VAR"
Türkiye'de de son 10 yılda meteorolojik afetlerin sayısında önemli artışlar olduğuna işaret edilen bildirgede, "2013 yılında çoğunlukla sel, fırtına ve dolu olarak gerçekleşen 350 kadar afet olmuş" denildi.

Bildirgede, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'ne (MGM) göre 2013 yılında yağışlar ortalama değerlere göre yüzde 13 daha az gerçekleştiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Ülkemizde en son 2008 yılında yıllık toplam yağışlar normallerin altına düşmüştü. 2014 yılında ise bahar yağışları bölgelere göre değişmekle birlikte uzun yıllar ortalamasına yakın bir seyir gösterdi. Ancak haziran, temmuz ve ağustos aylarında şiddetli yağışlar gerçekleşti. Bu yağışlar başta büyük kentlerimiz olmak üzere birçok ilde sellere neden oldu. Ayrıca bahar aylarında birçok kentte hortum ve dolu afetleri de yaşandı. Bu afetlerin ileriki yıllarda artacağı ve şiddetleneceği de bilinen bir gerçek.

Yağış toplamlarının uzun yıllar ortalamasına yakın olmasına rağmen, yağış sularının sağanak şeklinde düşmesi nedeniyle Türkiye'nin birçok yerinde göller, dereler kurudu ya da su seviyeleri oldukça azaldı. Bu kurumalarda tarım alanlarının sulanması için yoğun miktarda su kullanılması da etkili."

"İSTANBUL SU HAVZALARINDA 55 GÜNLÜK SU KALDI"
Kuraklıktan en fazla etkilenen illerin başında İstanbul geldiği belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

"İstanbul'daki içme suyu havzalarındaki ortalama doluluk oranı İSKİ verilerine göre ağustos ayı başında yüzde 19'un ve kullanılabilir su miktarı da 163 milyon metreküpün altına düştü. Bu değerler son 10 yılın en düşük değerleri. İstanbul'a günlük 2,5-3 milyon metreküp su verilmekte. Kaba bir hesapla İstanbul su havzalarında 55 günlük su kaldığını söylemek mümkün.

2013 yılında İstanbul'a verilen su miktarı 0,91 milyar metreküp. İstanbul'un nüfusunun 2013 yılında 14,2 milyon kişi olduğundan hareketle su kayıpları da dahil, İstanbul'daki kişi başı su tüketimi 176 litre kadar. Ancak İstanbul'a verilen suyun yüzde 30 kadarı şebeke kaybı olarak toprağa akıyor. İstanbul'un Melen dahil toplam kullanabileceği su miktarı kuraklık sorunu olmaması durumunda 1,7 milyar metreküp civarında."

VI. Küresel Isınma Kurultayı'nın sonuç bildirgesinde 10 yıl sonra İstanbul'un nüfusunun 16,5 milyon ve kişi başı su tüketiminin gelişmiş ülkelerdeki seviye olan 250 litre olması durumunda yıllık su tüketiminin su kaçakları hariç 1,5 milyar metreküpe ulaşabileceğine işaret edildi.

Bildirgede, İstanbul'un nüfusunun hızla artması, Türkiye'deki her beş kişiden birinin İstanbul'da yaşaması, bu nüfus için yeni konut alanlarının üretilmesi ve kent içindeki yeşil alanların betonlaşmasının hem selleri hem de kuraklığı artırdığı, diğer yandan ise betonlaşma ile oluşan ısı adası etkisi nedeniyle küresel ısınmayı tetiklediği vurgulandı.

"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ENFLASYONU DA ARTIRIYOR"
İklim değişikliğinin diğer bir etkisinin de enflasyonu artırması olduğu vurgulanan bildirgede, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın temmuz ayında Türkiye'de son dönemde yaşanan kuraklıkların, gıda fiyatları üzerinde önemli miktarda olumsuz etki yaptığını ve bu durumun da enflasyon rakamlarının yüksek çıkmasına neden olduğunu açıkladığı anımsatıldı.

Avrupa Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nda da Türkiye'nin iklim değişikliği alanında Avrupa Birliği (AB) müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydetmediği aktarılan bildirgede, şunlar kaydedildi:
"Sonuç olarak iklim değişikliğiyle mücadelede ülke olarak başarılı olduğumuz söylenemez. Hatta iklim değişikliği konusunda adım atmamamız, AB üyeliğimizi de riske atabilir. İklim değişikliği ile mücadelenin sera gazları azaltım ayağı için yapılacaklar belli. Bunlardan bazıları sera gazı azaltım hedefleri konularak karbon ve enerji yoğun kalkınmadan vazgeçilmesi, enerji verimliliğini artırma, yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanma, orman, tarım ve mera alanlarındaki yapılaşmanın önlenmesi, kentlerde toplu ulaşım olanaklarının arttırılması ve atıkların azaltılması.

İklim değişikliğine uyum kapsamında da afetlerce riskli bölgelerin tespiti, kuraklığa karşı su yönetimi, gıda güvencesinin sağlanması, toprakların, doğal alanların ve ekosistem hizmetlerinin korunması gibi yapabileceklerimiz var. Bunların pek çoğuna İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planında yer verilmiş. Ancak eylem planı, eyleme dönüşememiş durumda. Bu durumun temelinde ekonomik kaygılarla kısa vadeli ve sürdürülebilir olmayan, doğaya rağmen kalkınma hedefleri yer alıyor. Özetle iklimlerin değişmemesi için politikaların değişmesi gerekiyor."