Mustafa
Kemal, 19 Mayıs 1919`da Samsun`a, işgal altındaki yurdumuzu kurtarmak amacıyla
çıktı. Amasya, Erzurum ve Sivas`ta kongreler toplandı. Bu
kongrelerde işgal altındaki yurdumuzun kurtarılması için gerekli birçok
kararlar alındı.
23 Nisan 1920`de yurdun çeşitli yerlerinden gelen
temsilcilerin katılımıyla Ankara`da ilk Millet Meclisi oluşturuldu. Bu meclisin
aldığı en önemli kararlardan biri, önceki toplantılarda alınan, yurdumuzu top
yekûn işgalden kurtarma kararının uygulamaya konulması olmuştur.
Bunun sonucu olarak Kurtuluş Savaşı, Millet Meclisi ve
Mustafa Kemal`in önderliğinde sürdürüldü.
Kurtuluş Savaşı, 30 Ağustos 1922`de zaferle sonuçlandı ve
arkasından 29 Ekim 1923`te de Cumhuriyet ilân edildi.
Milli Görüş denen Arap özentilerinin icadı ile, uydurma
bir KUTLU DOĞUM (ne demekse artık) kutlamaya başladılar. Yani Ret etmek için
yırtındıkları MİLADİ takvime göre bir ucube icat etmiş oldular; biz çünkü 1000
yıldır Mevlid Kandilini, yani sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed'in (SAS) doğum
gününü kutlamıyormuşuz gibi, bunu da yaptılar.
Sorun şu idi, 23 Nisan 1920 Millet Meclisinin açıldığı
gündü. Bu gün, sağlanan bütün başarıların başlangıcı olması nedeniyle çok önem
taşıyordu. Çünkü artık Türk halkı, Rab'binin kendisine bahşettiği İrade-i
Cüziyi eline almış, bir sultana, halife bozuntusuna TEBAA olmaktan vazgeçmiş,
dininin ve hayatının sorumluluğunu kendi ellerine alarak hür vicdanına ve
inançlarına göre yaşamaya başlamıştı.
Atatürk`ün önerisiyle bu anlamlı gün çocuklara armağan
edildi. Evet, birilerinin iddia ettiği gibi ÇAKMA DİNDAR bir NESİL değil,
"Fikri hür, vicdanı hür" bir nesil yetiştirilmeye başlamıştı. Yani
Kitabını, Peygamberini bilen, ama bunu bir kara cahil ve dolandırıcı hoca
tayfasının eliyle değil kendi okuyarak, öğrenerek yetişen bir nesil
yetiştirilmeye başlamıştı.
Böylece, 23 Nisan günü Çocuk Bayramı olarak kabul edildi.
Sonradan, TRT`nin katkısıyla bugün, Dünya Çocuklar Günü kapsamıyla, Türkiye`de
kutlanmaya başlamıştır. Atatürk, çocukları yarının büyükleri olarak görüyor,
onlara büyük bir sevgi ve güven duyuyordu.
Ulusal egemenliğin simgesi olan 23 Nisan`ın çocuklara
armağan edilmesi, biz büyüklerin sorumluluğunu azaltmamakta, bilakis misliyle
artırmaktadır.
Bu,
sadece çocukların ne denli önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle bu
önemli günü en iyi biçimde kutlamaya çalışmalı, ceddimizin bize armağan ettiği
bu CENNET VATANDA, ne Araba, ne Avrupa'lıya öykünmeden, kendi yüce inanç ve
değerlerimizle, HÜR ve ÖZGÜR yaşamalıyız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder